Parkinsonizm tabloları arasında en sık rastlanan ve daha çok 55-65 yaşları arasında kendini gösteren, ilerleyici bir hastalıktır. Başlıca belirtileri hareketlerin yavaşlaması, istirahat sırasında uzuvlarda titreme olması, kaslarda sertlik, zamanla duruş ve dengeyi koruyan reflekslerin bozulması şeklinde sıralanabilir. Bunların yanı sıra koku duyusunun azalması, uzuv ve eklemlerde ağrı, ruhsal çöküntü hali (depresyon), uyku bozuklukları, unutkanlık gibi hareket dışı belirtiler de gelişebilir. Parkinson hastalığında beyin kabuğu altındaki derin yerleşimli yapılarda iki yanlı olarak yer alan “substansiya nigra” yani kara çekirdeklerde sinirler arası iletiyi sağlayan ve dopamin adı verilen maddeyi üreten sinir hücreleri hasara uğrar (dejenerasyon) ve yıllar içinde sayıları giderek azalır. Bu hücreler %80 oranında azaldığında hastalığın hareketleri kısıtlayıcı belirtileri ortaya çıkar.
Hastalığın belirtileri 40-70 yaşları arasında, sıklıkla da 60’lı yaşlarda başlar. Tüm Parkinson hastalarının sadece %5’inde hastalık başlangıç yaşı 20 ila 40 yaşları arasındadır. Genç yaş grubundaki bu hastalarda genetik nedenler söz konusu olabilir. Parkinson hastalığı erkeklerde kadınlara oranla biraz daha sık görülür. Toplumda bir yılda yeni Parkinson hastalığı tanısı konulma oranı 1000’de 1 ya da 2 kişidir. Dünyanın her yanında ve her türlü sosyoekonomik koşulda rastlanabilen hastalığın görülme sıklığı ülkelere göre farklılıklar gösterir. Birçok ülkede kapı-kapı dolaşılarak toplumun 50 yaş üzerindeki kesimlerinde yapılan bilimsel araştırmalarda Parkinson hastalığının görülme sıklığı yaklaşık 100.000’de 100-150 arasında bulunmuştur. Toplumda 65 yaş üzerinde her 100 kişiden birinin Parkinson hastası olduğu kabul edilmektedir. Yurdumuzda da Parkinson hastalığı görülme sıklığının benzer oranlarda olduğu göz önüne alındığında, yaklaşık 70-100 bin hastanın var olduğu kabul edilebilir. Van’ın Başkale ilçesinde 26191 kişinin tarandığı bir çalışmada Parkinson hastalığı sıklığının 100.000’de 202 olduğu bildirilmiştir; bu yöredeki hastaların %70’ine daha önce Parkinson hastalığı tanısı konulmamıştır.
Parkinson hastalığı tanısı klinik muayene verilerine dayanılarak konulur, tedaviye alınan olumlu yanıt tanıyı doğrulayıcı kanıt oluşturur. Parkinson hastalığı tanısını kesinleştirmek üzere herhangi bir beyin görüntülemesi veya özel bir kan tahlili
yapılması zorunlu değildir. Söz konusu incelemelere hastalığın ayırıcı tanısına giren
diğer nedenleri dışlamak amacıyla başvurulur.
Parkinson hastalığının ilk belirtileri, hastaların yaklaşık %70’inde dinlenme halinde ortaya çıkan el parmaklarında, el ya da kolda, bazen de ayakta titreme, %30 kadarında ise hareketlerde yavaşlama ve uzuv hareketlerinde tutukluk olabilmektedir. Hastalık genellikle sinsi başlar ve belirtileri yıllar içinde, son derece yavaş ama giderek artan biçimde ilerler, öyle ki hastalar çoğu zaman hastalığın başlangıç tarihini kesin olarak belirtemeyebilir. Hasta yakınları bazı belirtileri yaşlılığa özgü doğal özellikler olarak kabul edebilir. Hastalar ilk belirtinin farkına vardıkları zaman, hastalığın bazı belirtileri uzun zaman önce başlamış olabilir. Bir elinde titreme yakınmasıyla başvuran bir hastanın 3-4 yıl öncesine ait kaydedilmiş video filmlerinde yürürken bir kolunu sallamadığı fark edilebilir veya bazen hastanın eski fotoğraflarında öne eğik duruş özelliği dikkati çekebilir. Parkinson hastalarının büyük çoğunluğunda hasta ve ailesinin dikkatini çeken ilk belirti heyecan ya da stresin tetiklediği, gelip geçici olabilen, bir el parmağında veya elde ortaya çıkan, dinlenme halinde gelen titremedir. Daha seyrek olarak hastalık dinlenme halinde ortaya çıkan ayak titremesiyle başlayabilir. Bazı hastalar ise yazı yazarken, imza atarken kalemi kaydırmada tutukluk ve harflerde küçülme fark eder. Bazen hasta yakınları hastanın yüzünde donuk bir ifade geliştiğini belirtir. Özellikle genç yaştaki hastalarda ilk belirti distoni olarak adlandırılan, istem dışı bir ayağın içe doğru dönük halde kasılması ya da ayak parmaklarının aşağı doğru kıvrılmasıdır. Hastaların hemen tümünde belirtiler tek bir beden yarısında ortaya çıkar ve zamanla daha hafif olmak üzere karşı beden yarısında kendini gösterir. Hastalığın ilerleme hızı ile belirtilerin türü ve şiddeti hastadan hastaya değişiklik gösterecek
şekilde farklıdır.
Parkinson hastalığında belirtilerin tedavisi esas olarak ilaçlarla yapılır. Seyrek olarak, ilaç tedavileriyle kontrol altına alınamayan şiddetli titreme varlığında ya da ileri evredeki hastalarda yaşam kalitesini bozan “açılma ve kapanma” dönemleri ya da ilaç dozunu artırmayı kısıtlayan istem dışı hareketlere yol açan yan etkiler söz konusu olduğunda cerrahi yöntemlere de başvurulmaktadır. Parkinson hastalığında tedavi seçiminde dikkat edilecek bazı noktalar vardır. Hastanın bulunduğu yaş, belirtilerin ağırlık derecesi, en fazla rahatsızlık yaratan önde gelen belirtinin türü (titreme ya da hareket yavaşlığı gibi) veya hastanın günlük işlerini kısıtlama derecesi göz önüne alınarak farklı ilaç tedavileri uygulanabilir. Hastalık belirtileri aynı şiddette olsa bile genç veya yaşlı hastalarda ilaç seçimi ve ilaç dozları farklıdır. Hastalıkta 65 yaş sınır olarak kabul edilir ve daha genç veya daha ileri yaşlardaki hastalarda tedavi seçenekleri farklı olur.